14 Mayıs 2018 Pazartesi

ÖMER SEYFETTİN HİKAYELERİNDEN ÖZETLER


Pembe İncili Kaftan
Yavuz Sultan Selim tarafından Şah İsmail‘e bir elçi gönderilecektir. Elçiyi seçmek pekte kolay değildir çünkü bu görev aynı zaman da tehlikelidir. Elçinin devletin onurunu koruyan, cesur, dürüst, korkusuz, yiğit biri olması gerekmektedir. Şah İsmail’in gaddarlığı herkes tarafından bilinir. Şah İsmail’den hemen hemen herkes çekinir. Bu elçilik görevini Muhsin Çelebi üstlenir. Kendi gönlüyle gelir Sadrazama bütün masraflarını kendi karşılayacağını söyler. Evini barkını ipotek eder bütün birikimini satar pembe incili kaftanını da alır Şah İsmail’in sarayına gider. Şah İsmail’in karşısına çıkar. Mağrur bir şekilde görevini yerine getirir yani fermanı Şaha verir. Görevi yerine getirmenin mutluluğu ile döner. Geri döndüğünde her şeyini kaybetmiştir. Elinde kalan tek şey devletin şanını yüceltmek olmuştur ve öylece hayatına devam eder. Bir kaftan bütün varlığını kaybettirmiştir.
Yalnız Efe
Eski zamanlarda bir köyde Yörük hoca diye bilinen ve halk tarafından çok sevilen bir adam varmış. Bu adam ve halk başka bir köyde yaşayan faizci Eseoğlu’ndan yaptığı işlerden bıkmışlardır. Eseoğlu bütün halkın topraklarını haciz ettiği gibi köy halkını da eşkıya olarak tanıtmaktadır. Günlerden bir gün Yörük hoca Eseoğlu ile karşılaşır. Eseoğlu Yörük Hoca’dan borç para ister. O sırada Yörük hoca’ nın yanında alınteri ile kazandığı parası vardır. Yörük hoca isteği parayı ona mecburen verir. O günün üzerine uzun zaman geçer ama yörükoğlu  parasını alamamıştır. Bu durum üzerine parasını istemeye gidince Eseoğlu’nun yanında çalışan adamları tarafından öldürülür. Babasının öldüğün duyan kızı Kezban yıkılır. Olayı araştırmak ister nasıl olduğunu kimin yaptığını bilmek ister aslında tahmin etmektedir bu kişi Eseoğlu’ndan başkası değildir. Her yere başvursa da hiç sonuç çıkmaz. Kezban bunun üzerine dağa çıkıp eşkıya olur. Artık ona herkes dağda Yalnız Efe der Bir süre sonra Eseoğlu’nu görür ve babasının intikamını alır. Artık hayatını haksızlıklarla mücadeleye adayan biridir.
Diyet
Hikayenin kahramanı Koca Alidir. Koca Ali dürüst biridir. Koca Ali’ye iftira atılır hırsızlıkla suçlanır. Bu Ali’nin zoruna gider ama yapacağı bir şey de yoktur. Hırsızlık suçunu cezası olarak diyet ödemesi gerekir. Parası yoktur. Halk zengin birini bulur ve Ali’nin diyetini ödetir. Halk Ali’yi çok sever sahip çıkar. Ali borcunu ödeyen Kasap Hacı Mehmet’e borcunu yanında çalışarak ödemeye başlar. Ustası Ali’ye zulüm eder. Ustası o kadar gaddardır ki Koca Ali artık dayanamaz kendi kolunu keser kasaba verir ve özgürlüğüne kavuşur. Böylelikle borçlu kalmamış ve ezilmemiş olur. Borçlu kalmaktansa ve ezilmektense bir kolumu kaybederim ama özgür yaşarım der.

GÜZEL SÖZLER





TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ AFİŞLER




NOKTALAMA İŞARETLERİ


HAYATIMIZDAN YAZIM YANLIŞLARI






İMLA KILAVUZU




KARİKATÜRLER 





TÜRKÇE'MİZ

Annenden öğrendiğinle yetinme
Çocuğum, Türkçe'ni geliştir.
Dilimiz öylesine güzel ki
Durgun göllerimizce duru,
Akar sularımızca coşkulu…
Ne var ki çocuğum,
Güzellik de bakım ister!

Önce türkülerimizi öğren,
Seni büyüten ninnilerimizi belle,
Gidenlere yakılan ağıtları…
Her sözün en güzeli Türkçe'mizde,
Diline takılanları ayıkla,
Yabancı sözcükleri at!

Bak, devrim ne güzel!
Barış, ne güzel!
Dayanışma, özgürlük…
Hele bağımsızlık!
En güzeli, sevgi!
Sev Türkçe'ni, çocuğum,
Dilini sevenleri sev!
Ocak Katırı Alagöz  adlı şiir kitabından 1987
Bütün Şiirleri 1927-1991(Çınar Yayınları)

Rıfat ILGAZ


Masal Masal İçinde Kitap Özeti
Müezzin ezan okumak için minareye çıkar. Ezan okumaya başladığından gökyüzünde bir kuş belirir. Bu gördüğü kuş zümrüdü anka kuşudur. Zümrüdü anka kuşu müezzini alır ve götürür. Başka diyarlara giderler. Kuş müezzini bir saraya bırakır. Burada bir peri kızı ile karşılaşır.
Peri kızı yıllardır onu takip ettiğini söylemiştir. Peri kızının babası kızına kırk gün yaklaşmayacağını ve ona dokunmaması gerektiğini söylemiştir. Müezzin bu sözü tutacağını söylemiştir. Sarayın bir odasında beklemeye başlamıştır. Fakat ancak otuz sekiz gün dayanabilmiştir.
O günün sonunda peri kızına dokunmuştur. Bütün mistik düzen bozulmuştur. Zümrüdü anka gelip müezzini almış ve minareye bırakmıştır. Her şey son bulmuştur. Müezzinin hayalleri suya düşmüştür. Her ezan vaktinde kuşu beklemiştir. Fakat kuş bir türlü gelmemiştir. Her şeyin rüya olduğu ortaya çıkmıştır. Sabırsızlığının pişmanlığını yaşamıştır.
Masal içinde bir masal olarak yaşadıklarını hiçbir zaman unutamamıştır. Zümrüdü ankayı görme ümidiyle yaşayıp durmuştur. Peri kızının onu takip etmesi çok hoşuna gitse de sabredemediği için buluşamadıklarından bütün sihir bozulmuştur. Bunun hayalini kurarak yaşamıştır. Müezzinin bütün hayatını değişmiştir. Bir daha böyle bir şey de yaşamamıştır.

12 Mayıs 2018 Cumartesi

                 SÖZ SANATLARI




ABARTMA SANATI, ÖZELLİKLERİ (MÜBALAĞA)

Gerçekleştirilemeyecek, imkansız ifadelere abartılı ifadeler denir.

Bir durumu, özelliği olduğundan ya çok fazla ya çok az göstermek, bir olayı olamayacak şekilde zarif ve nükteli bir şekilde abartarak anlatmaktır.

Abartma, genel anlamda bir şeyi olduğundan üstün ya da aşağı gösterme sanatı. Eski adı mübalâğadır. Edebiyatta Abartma, anlatımı güzel ve etkili kılmak için başvurulan bir söz sanatıdır.

Abartmanın diğer adı da mübalağadır. Bu tür cümlelerde bir şeyin olduğundan fazla gösterilmesi durumu vardır.

Örnek:●Ölüm indirmede gökler,ölü püskürmede yer.● Bir ah çeksem dağı, taşı eritir,Gözümün yaşı değirmeni yürütür.


 BENZETME SANATI, ÖZELLİKLERİ (TEŞBİH)

Bir durumu, bir kavramı açıklarken bilinen ve ondan daha etkin benzerinden yararlanmaya benzetme denir.

Aralarında benzerlik olduğu düşünülen iki şeyden güçsüz olanının güçlü olana benzetilmesidir.

Benzetme edatı olarak “gibi” den başka “kadar, sanki, güya, nitekim, meğer ki, misal, andırmak… ” sözcükler de kullanılabilir.

Örnek:“Ahmet aslan gibi güçlüdür”

KİŞİLEŞTİRME SANATI (TEŞHİS)

İnsana özgü niteliklerin, insan dışındaki varlıklara aktarılmasına kişileştirme denir. Yani insan dışı bir varlık insan gibi davranır.

Kişileştirmede insan dışındaki varlıklara ağlama, mutlu olma, üzülme, kızma gibi insana özgü nitelikler aktarılır.

İnsana ait özelliklerin insan olmayan varlıklara mal edilmesiyle gerçekleştirilen mecazlı bir anlatım özelliğidir.

Kişileştirmede duygusu, konuşması olmayan somut ya da soyut varlıkları duyar, hareket eder ve konuşur hâlde anlatma söz konusudur.

Örnek:●Bir bulut geldi üstüne bahçeninBütün ağaçların keyfi kaçtıRüzgar o yerdeSöylüyor şarkımızkişileştirme

KONUŞTURMA SANATI, ÖZELİKLERİ (İNTAK)

İnsanın dışı varlıkların ne dediği, konuşması cümlenin içindeyse konuşturma sanatı yapılmış demektir.
Uyarı: İnsana ait özelliklerin insan dışı varlıklara verilmesine kişileştirme, insan dışı varlıkların konuşması cümlenin içindeyse konuşturma sanatı yapılmış demektir.

Örnek:Bülbül güle:-”Aşkından düştüm dile”Gül bülbüle:-”Bitmeyecek sende çile” dedi.


ÖMER SEYFETTİN HİKAYELERİNDEN ÖZETLER Pembe İncili Kaftan Yavuz Sultan Selim tarafından Şah İsmail ‘e  bir elçi gönderilecektir. E...